8 Şubat 2013 Cuma

Anlatabiliyor muyum?

Yanlış anlamayın, gidenin ardından yazmıyorum. 
Hayallere yazıyorum, yarım kalan. 
Umutlar... 
Ah umutlar; öksüz kalan... 

Yanlış anlamayın, O'na değil bu göz yaşlarım. 
Benim kırılan duygularım beni böyle ağlatan. 
Hem alınmasın üzerine O... 
Benim aşkımdı güzel olan... 
Giden gider, 
Ne karanfilleri kuruturum gitti diye. 
Ne de kanatlarını kırarım yüreğimin. 

Aşk... 
Ey aşk, ah aşk... 
Heyecanın bile başkaydı aşk... 

Onun yanımda olması değil yalan da olsa sevilmekti, 
Yüreğimi yüreğine yaslamaktı güzel olan... 

Yanlış anlamayın, 
Ben hayallere ağlıyorum. 

Giden gitti, 
Ben onda kalan yanımı özlüyorum... 

Ey aşk, ah aşk... 

Neyse, sustum... 
Tamam, tamam ağlamıyorum. 

Biliyorum bunca söz değmez gidene ama 
Yüreğim aşka değdi bir kez. 
Anlatabiliyor muyum? 


BLL (28.01.2012) 
Bir arkadaşın mesajlarının harmanlamasıdır :) :)

4 Kasım 2012 Pazar

Sende kaldı Sol yanım.


Hoşçakal Cancağızım.
Bilesin,
Sende kaldı Sol yanım...

Yanlış bir zamanda çıktım yoluna.
Belki çıkmam yanlıştı, kim bilir.

Yormak istemedim seni.
O gözlerine yaş değsin istemedim.
Her an çıkıp karşına bağırmak istedim defalarca.
Defalarca,
Defalarca,
Defalarca demek istedim, "Seni seviyorum....!"
Olmadı...
Beceremedim...

Kaybetmeyi göze alamıyordum seni.
Ama kazanmadan da kaybedilmezmiş ki insan.

Çabuk mu geçti zaman,
Yoksa ben mi  çocuk kaldım bu aşkın yanında bilmiyorum.

Biliyorum biir el uzatımı kadar yakınken bu aşka,
Önümüze engeller çıkardım, biliyorum.
kah onu, kah bunu bahane edip kaçtım senden.
Sana bağlanıp da
Seni kaybetmekten korktum.

Yorgunum,
Hayata kırgın,
Kadere kızgınım.
Neden,kaybetmeye hep ben  mecburum???

Bak veda bile edemedim sana.
Dayanamazdım ki bu ayrılmaya.
Kaçtım yine kendimden,
Senden uzağa....

Hoşçakal Cancağızım.
Bilesin,
Sende kaldı Sol yanım...


BLL (2010 da olabilir 11 de :) )

Evleniyorum


İlk oyun denemem... Mutlaka hatalarım vardır. Her türlü eleştirilerinizi bekliyorum....




Büyük oğlunun yanında yaşayan doksan yaşında bir nine… Unutkanlık sarıp sarmalamış her tarafını.  Televizyonda ne görse kendi de onu yapmak istemektedir. Bir gün televizyonda izdivaç programlarından birini izlerken programa katılmayı aklına koyar. Ve koltukta kendi kendine konuşmaya başlar;

-“Şunlara bakın şunlara… Güzelim diye ortalarda dolanıyor, televizyona çıkıyorlar. Güzellikmiş, 90-60-90’mış peh… Siz beni bir görseniz; 90-90-90 ruhum desen 18’lik…”

Nine gelinlerine bağırır;
-“Gelin.”

Büyük oğlunun eşi Hatice;
-“Efendim Anne.”

Nine,
-“Gelin, kör olasıcalar buraya gelin.”
-“Tamam, anne hemen geliyoruz.”

Nine hemen söylenmeye başlar,
-“El kızı değil mi işte. Bağır bağır duymaz. Duyunca da ‘geliyorum’ der gelmez. Ah benim aptal oğullarım, ah.”

Gelinler odaya girer ama küçük gelin televizyonun önünde durmuştur.

Küçük oğlunun eşi Ayşe,
-“Geldik Anne, ne diyorsun?”
-“Gelin, Sana hesap mı vereceğim? Çekil önümden. Bak ne dedi kız orda? Duyamadım.”
-“Ama Anne, sen ‘gelin’ demedin mi?”
-“Bak ağzınla söylüyorsun, gelin dedim. İkiniz birlikte gelin demedim. Sen niye geldin? Hem çekil ordan. Allah’ım nedir bu gelinlerden çektiğim. Bak hala televizyonun önünde duruyor.”
-“ Ama Anne…”

Nine gelinin sözünü keser,
-“Ama ne? Ne aması? Kimin anası? Yoksa evlenecek kızın anası mı? Babası mı ölmüş ya da ayrılmışlar mı?  Babası kaç yaşındaymış? Emekli miymiş? Evi arabası var mıymış?
-“Anne ne diyorsun sen? Ne babası? Ne yaşı?”
-“Şam babası aptal gelinim. Bak hala televizyonun önünde duruyorsun. Hem sen niye geldin buraya?”
-“Anne sen çağırdın ya.”
-“Kim çağırdı? Neden çağırıyor? Seni nerden tanıyor? Yoksa benim oğlumu aldatıyor musun?”

Nine başını elerinin arasına alarak feryat etmeye başlar.
-“Allah’ım bu günleri de mi görecektim? Bu da mı gelecekti başıma? Eyvah dostlar…”

Küçük gelin şaşkın ama bir o kadar da sinirlenmiştir.
-“Allah’ım sen bana sabır ver.”

Büyük gelin Hatice araya girer. Önce Ayşe’yi televizyonun önünden çeker sonra sakin bir şekilde kaynanasıyla konuşmaya başlar.
-“Anne ne oldu Allah aşkına söyle.”

Nine önce konuşmaz, düşünür, başını sağa sola oynatır.
Hatice,
-“Anne Allah aşkına söyle ne oldu? Öyle kafanı oynatıp durma. Yoksa ben de aklımı oynatacağım artık.”

Nine birkaç saniye daha sessiz durduktan sonra birden,
-“Ben evleneceğim…” der.

Gelinler şaşkına döner. Ayşe bayılır. Hatice bir yandan Ayşe’yi ayıltmaya bir yandan da kaynanasıyla konuşmaya çalışır.
-“ Ne, ne, ne? Yok ben yanlış duydum. Allah’ım ben yanlış duydum galiba! Evet evet, ben yanlış duydum.”

Nine sinirlenir ve bağırır,
-“Yanlış duymadın çarpık bacaklı gelin. Evleniyorum.”
-“Evleniyorum derken?”
-“Anladığın gibi işte. Ev le ni yo rum. Evleniyorum işte o kadar.”

Hatice alttan almaya çalışarak,
-“Anladım kendine ev alıyorsun.”
-“Hayır, nerde bende o para?”
-“Kiralık ev mi tutuyorsun?”
-“Hayır.”
-“Yarışmadan ev mi kazandın?”
-“Hayır. A benim aptal gelinim hayır. Ah benim aptal oğullarım. Gidip kendileri gibi birer kız bulmuşlar… Ah ah. Dinlemediler beni zamanında.”

Ayşe kendine gelir ve Hemen kocasına telefon açar. Sonra kenardan şaşkınlıkla kaynanasını izlemeye başlar.
Nine,
-“Kainat aptallık yarışmasını 1. ve 2. bitiren gelinlerim, ev le  ni yo rum.”

Hatice,
-“Peki ama kiminle?”
-“Bilmem. Henüz tanışmadığım biriyle.”
-“Anne tanışmadığın biriyle nasıl evleneceksin?”

Nine alaycı bir şekilde şarkı söyler ve devam eder.
-“Benim bir sevgilim var. Henüz tanışmadığım… Aptal gelinlerim susun biraz da şu kızın derdi neymiş, onu anlayalım.”

İki gelin aynı anda,
-“Anne ne kızı ya, kimin kızı?”

Nine,
-“Kocası öldüğü için komşusunun dayısının kızının kayın biraderinin kayının amcasıyla evlenen kadının kızı.”

Gelinler sinirli bir halde aynı soruyu sorarlar
-“Ee Anne. Ne olmuş o kıza?”
-“ Bu kızın komşusunun dayısının kızının kayın biraderinin kayının amcası, kız 18 yaşına geldi diye evden atmış. O da münasip biriyle evlenmek istiyor.”
-“Ee Anne?”
-“ E’si şu, ben de evlenmek istiyorum.”
-“Anne ne alakası var o kızın senle?”
-“O da evlenmek istiyor, ben de.”

Hatice,
-“Allah’ım sen aklıma sahip çık. Anne, o kız evlenip rahat etmek istiyor. Açıkta kalmak istemiyor.“
-“Ben de istemiyorum.”

Hatice artık kendini kaybetmek üzeredir.
-“Anne ne rahat etmemesi, ne açıkta kalması? Sen ne istediğinin, ne dediğinin farkında mısın?”
-“Evet, farkındayım. Evleneceğim o kadar. Hem de televizyona çıkıp evleneceğim.”

Hatice,
-“Çıkarı yok, ben de çatıya çıkıp atlayacağım.” Der.
Ayşe,  Hatice’nin kolundan  tutar ve engel olur.

Nine,
-“Hem ne var? Ben de 18’lik kız gibiyim.”

 Ve söze Ayşe girer,
-“Ama Anne, o kızın 18’i geçmiş torunları yok.”
-“Olsun. Ben de torunu olanla evlenirim.”

Kapı çalar. Ninenin oğulları gelmiştir. Ayşe, Ninenin yanında durur, Hatice kapıyı açar.  Kapı önünde konuşmaya başlarlar.
Büyük oğlu zeki insandır ve aslında aileyi bir arada tutan kişidir. Küçük oğlansa biraz aptaldır.

Büyük oğul Hasan,
-“Hayırdır, ne oldu yine?”

Hatice,
-“Canım, yine annen. Bu kez de evlenmek istiyor.”

Küçük oğul Ali,
-“Annem daha önce evlenmedi mi?”

Hasan,
-“Hayır, kardeşim.Daha önce evlenmedi, bu ilk.”
-“O halde kadın haklı. Bırakın evlensin.”

Hasan sinirli halde,
-“Oldu olacak bir de istemeye gelsinler! Allah’ım neden ben, neden ben?”

Ali,
-“Nedeni var mı ağabey, sen annemin en büyük oğlusun tabi ilk seni arayacaklar, sana soracaklar.”
-“Kardeşim sen ne diyorsun Allah aşkına?”
-“Diyorum ki, eğer annemi istemeye geleceklerse önce sana soracaklar.”

Hasan kendine hakim olmaya çalışır,
-“Sakinim, sakinim, sakinim.”
Sonra devam eder,
-“Tamam kardeşim sen haklısın. O zaman sen  git, biraz baklava al gel. İstemeye gelenlere ikram ederiz.”

Ali,
-“Tamam ağabey. Hemen gidiyorum” deyip kapıdan çıkar ama hemen geri döner.
-“Fıstıklı mı olsun cevizli mi?” diye sorar.

Hasan,
-“Cevizli… Güzel kardeşim cevizli olsun tamam mı?”

İçeri geçerken Hasan Hatice’ye dönüp
-“Al birini vur ötekine.”

Hasan annesine yaklaşırken konuşmaya başlar.
-“Aman da aman. Benim güzel anneciğim nasılmış bu gün?”

Nine,
-“Sağol yavrum, iyiyim. Kendimi 18 yaşında hissediyorum ve evleneceğim.”
-“Ama anne ben seni neden 90 yaşında gibi görüyorum?”

Nine gözlüğünü çıkartır ve oğluna uzatır.
-“Al bir de böyle bak.” der.

Bu arada Hasan gözlüğü takarken bir yandan da kanalı değiştirir.
Hasan gözlüğü taktıktan sonra,
-“Haklısın annecim, bu gözlükten bakınca 90 günlük gibi görünüyorsun.”

Nine gözlüğü tekrar alıp televizyona baktığında televizyonda boşanmak istemiyorum vardır. Hasan da gelinlere “Tamam” der gibi işaret eder.

-“Oğlum, Bak boşanmak istemiyorum var. Anlamıyorum bu insanları. Madem boşanmak istemiyorsun, niye dava açıyorsun? Dava açıyorsun, peki neden boşanmak istemiyorsun?”

Hasan,
-“Aman anne. Hepsi reklam uğruna yapılan şeyler.”  der.

O sırada kapı çalar.
Ayşe kapıyı açar.  Gelen Ali’dir.

Nine gözünü televizyondan ayırmadan sorar,
-“Kim geldi oğlum?”
Hasan,
-“Kim olacak, benim zeki kardeşim geldi.

Ayşe kapıyı açar,
-“Hoş geldin canım.”
Ali,
-“Hoş bulduk canım, geldiler mi? Yoksa geç mi kaldım?”
Hasan,
-“İşte evin gururu, yüz akı, zaka küpü kardeşim de geldi.”
-“Gel oğlum boşanmak istemiyorum var. bak sen seversin böyle programları.”
Ali,
-“Gerçekten mi? Geldim anneciğim, geldim.”

Ali içeri alelacele girdiği için elindeki paketi Ayşe’ye vermeyi unutur. Annesinin yanına gelince elindeki paketi masanın üstüne koyup annesinin yanına oturur. Televizyona baktıklarında Hasan kanalı değiştirmiştir.

Nine,
-“Tüh yetişemedin oğlum, bitmiş. Neyse bari şu yemek programını izleyelim de benim beceriksiz gelinlerim de yemek yapmayı öğrensinler.”

Nine masanın üzerindeki paketi görünce sorar,
-“Oğlum o paket ne?”

Hasan,  “eyvah” der elini alnına götürür.
Ali,
-“Bu mu anne? Bu baklava. En iyisinden hemde.”
-“Neden aldın peki?”

Hasan, Ali’nin ağzını kapatmak için hamle yapsa da işe yaramaz.
-“Anne seni istemeye gelecekler ya, onlara ikram için aldım. Ağabeyim söyledi ben de aldım.”

Nine,
-“A benim aptal oğlum. Ben kim evlenmek kim? Bu yaştan sonra beni kim alır? Hem ben evlendim ya a benim salak oğlum.”
-“Ne, ne, ne? Ne zaman evlendin sen? Kırıldım şimdi. Bizim neden haberimiz yok? İnsan evlatlarına söylemez mi?”
-“Haberiniz olmadı benim zeka küpü oğlum. Ben babanızla evlendim.”
Ali,
-“Tamam, anladım.”

Hasan, Hatice ve Ayşe Alinin üzerine atlarlar. Bu arada nine, baklava yiyerek televizyon izlemektedir. Kanal değiştirirken bir kanalda yine bir izdivaç programını görür. Diğerleri Ali’yi tartaklarken Nine bağırır,
-“Geliin. Kör olasıca gelin. Gelin de şu kanalı arayın ben evleniyorum…”

Ve herkes olduğu yerde şaşkınca dururken perde kapanır….


BLL (25.04.2009)

Aşk olacaksın.

Seveceksin.
Öyle üçe beşe bakmayacaksın aşkta...
Kar soğuğunda çıplak ayakla gezeceksin aşk için.
Güneşin olmadığı yerde güneş,
Ateşin olmadığı yerde yangın olacaksın.
Olacaksın ki,
Aşk böyledir dedirteceksin.
Aşk olacaksın,
Aşık olacaksın,
Umut olacaksın.
Ve yıkacaksın bütün duraklarını yalnızlığın,
Sen yıkılmayacaksın.
Seveceksin.
Üçe beşe bakmadan, öyle.....

Bll (05.11.2010)

Kahır.

Sigara üstüne sigara dudaklarımda.
Boş paketler paket üstüne.
Ne acılar çektim; ne çileler.
Sevemedim ben senin üstüne...

BLL (24.09.2010)

Ah be Reis

Ah be Reis,
Ayrılık vurdu bizi.
Öğrendik ayrı yaşamayı,
Hayat kahpe be Reis.

Farzet bizim dostluğumuz bir rüyaydı.
Bizi hep öyle hatırla, 
Kimi yirmisinde kimi on sekiz.

Unutma Reis,
Beraber gördük, 
Beraber güldük, 
Aynı yolu beraber yürüdük. 
Yaşadık aynı insanlarla.
Bu iş nereye gider demedik, atıldık her şeye.

Aynı dostlarımız vardı,
Şimdi onlara da özlem biriktiriyoruz.
Merveye, Mehmete. 
Dervişe, Demete...
Özlem biriktiriyoruz ve bütün hepsine.

Ah be Reis,
Ayrılık vurdu bizi.
Hayat kahpe be Reis.
Kim bilir nerelerde karşılaşırız seninle yeniden.
Unutma, hatırla olur mu, 
Silme bizi kalbinden...

Reyyys'ime selamlarla... 

BLL (*19.12.2009*)

Ben şehidim ana.

Ben şehidim ana, ağlama.

Ben şehidim ana,
İyi bakın siz yavruma.

Ana,
Ne kadar ağlama desem de ağlayacaksın biliyorum.
Gittiğimi belli etmeyin siz yavruma.

"Gelecek, amcanlarda." deyin,
"Gelecek bu bayramda. Gelecek sen uyurken yanına."
"Gelecek" deyin,
Ben gelemeyecek olsam da.

Ana,
Sen sakın ağlama.
Dik dur babamla yanyana.
Ağlayıp da ardımdan,
Acı vermeyin bana.

Bak,
Ağabeyim ne güzel duruyor,
Dimdik ayakta.
"Yine alsalar yine giderim." diyor,
Ben geçerken omuzlarda.

Ben şehidim ana,
Sen sakın ağlama.
Söyle ablamlara,
Kaybetmesinler kendilerini.
Söz versinler bana, ağlamamaya.
Çırpınmasınlar, feryatlar figanlar...

Verin resmimi yeğenlerim taşısınlar..
Söyleyin,
öğrettiğim gibi selam dursunlar.

Baba,
Bu sözlerim de sana.

Gitti diye sakın üzülme bana.
Biliyorum adam olamadım hayatta.
Gün yüzü gösteremedim.
Hiçbir şey gelmedi elimde.
Bak bu kez de dönemedim sana.

Üzülme baba.
Çok güzel yerdeyim şimdi.
Öyle bir haldeyim ki görmelisin beni.

Ben şehidim,
Üzülme ana.
Bak,
Çok güzel yerim burda.
Çok güzel yerim,
Peygamberler yanında.


BLL (*21.06.2010*)